BAŞARISIZ OLABİLİRMİYİZ?
1 Mil yarışları, atletizmin ilginç bir dalı olmuştur. Çünkü uzun süre, kimse 1 mili 4 dakikanın altında koşamamış. Bunun sonucu olarak, 4 dakika bir psikolojik sınır olarak kabul edilmiş. Ta ki 1954 yılına kadar. 1954 yılında Roger Bannister bu mesafeyi 4 dakikanın altında koşana ve tarihe geçene kadar.
Daha sonra ne mi olmuş? Daha sonra ise, diğer sporcular birden bire kendilerinin de yapabileceklerine inanırlar ve birkaç yıl içinde yüzlerce kişi bu başarıyı tekrarlar. Sonrasında ise, binlercesi…
Bir başarı örneği, birçok kişiye ilham oluyor ve o güne kadar yapılamamış olan şeyler, birden bire kolaylaşıveriyor ve yapılabilir oluveriyor. İlginç değil mi?
Network Marketing işine baktığımda da benzer bir durum görüyorum: Birisi bir başarı seviyesine ulaşınca, birçoklarına ilham oluyor ve o güne kadar yapılamaz diye düşünülen birçok hedef gerçekleşiveriyor.
Ancak bir de ilginç bir nokta var ki, vurgulamadan geçemeyeceğim: Mesela bu işi yapanların eğitim seviyelerine bakınca görüyorum ki, “diplomalı başaranlar” da var “diplomalı başaramayanlar” da var. Diplomasızlar için de durum aynı.
Evlilere bakıyorum, evli başaranlar ve evli başaramayanlar, her ikisinden de çok var. Bekarlar için de durum aynı.
Gençlere bakıyorum, genç başaranlar ve genç başaramayanlar, her ikisinden de çok var. Her yaş için de durum aynı.
Geçim sıkıntısı çekenlere bakıyorum, başaranlar ve başaramayanlar, her ikisinden de çok var. Geçim sıkıntısı çekmeyenler için de durum aynı.
Demek ki başarı veya başarısızlık kriterlerine bakıldığında, diploma, yaş, evli olup olmamak, küçük veya büyük şehirde yaşamak, geçim sıkıntısı çekmek veya çekmemek değildi sonucu etkileyen. Başka bir şey vardı demek ki…
Ancak kesin olan bir şey vardı:
“Bir şeyi bir kişi bile yapabildiyse, ben de yapabilirim.”
Örneklerden görülüyordu ki, ben de yapabilirdim. Çünkü yaşım, eğitimim, yaşadığım şehir, evli/bekar olmam hiç önemli değildi. Her örnekten başarılı kişiler vardı.
Böyle düşünmek, benim kendi kendime yarattığım “bahaneler”i de yok etmeye yaramıştı. Ben ne “bahane” üretirsem üreteyim, aynı koşullarda başarılı olmuş kişileri görebiliyordum. Mesela, bu işe başladığımda borç batağının içindeydim ama görüyordum ki, borçlarına rağmen başaran birçok insan vardı. Koşullarımın beni durdurmasına izin vermemeliydim.
Yani her şey yine benim seçimimdi…
Gelelim çok ince bir noktaya… Demek ki insanlar başarısız da olabiliyordu. Bu da tamam. Peki nasıl başarısız olabiliyorlardı? Size söyleyeyim. Network Marketing işinde ancak ve ancak 2 şekilde başarısız olunabildiğini gördüm:
1. Başlamayarak
2. Pes ederek
Yani, yine kendi seçimleriyle!…
*Network Marketing Yolculuğu kitabından alınmıştır
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sitesinden alıntıdır